- tenir
- Iv t1 à la main elinde tutmak◊
tenir un stylo — elinde dolmakalem tutmak
◊tenir la porte à qqn — birine kapıyı açıp tutmak
◊tenir un chien en laisse — bir köpeği tasmayla tutmak
2 maintenir tutmak, saklamak◊tenir une boisson au frais — bir içeceği soğukta tutmak
◊manteau qui tient chaud — sıcak tutan bir manto
◊tenir qqn au courant de qqch — birini bir konuda bilgilendirmek
3 diriger iş tutmak, işletmek◊tenir un restaurant — bir lokanta işletmek
4 dire söylemek, demek◊tenir des propos scandaleux — utanç verici sözler söylemek
5 tutmak◊tenir une promesse — sözünü tutmak
6 tutmak◊tenir qqn pour responsable — birini sorumlu tutmak
7 apprendre de almak, sağlamak◊tenir une information de qqn — birinden haber sağlamak
8 tiens ! / tenez ! buyrun !◊Tiens, voici ton courrier. — Buyur, işte mektupların.
IIv i1 aimer bağlı olmak◊Il tient beaucoup à elle. — Oğlan kıza çok bağlı.
2 vouloir çok istemek◊tenir à remercier qqn — birine teşekkür etmeyi istemek
3 benzemek◊Il tient de son père ! — Babasına benziyor !
4 se maintenir kalmak◊ne plus tenir debout — ayakta kalamıyor artık
5 résister dayanmak◊La tente n'a pas tenu pendant la tempête. — Çadır fırtınaya dayanamadı.
◊tenir bon — dayanmak
6 dans un espace clos sığmak◊tenir à plusieurs dans une pièce — birçok kişi bir odaya sığmak
7 être tenu à qqch -(y)e bağlı olmak◊médecin tenu au secret médical — tıbbi sıra bağlı doktor
8 être tenu de faire qqch -zorunda olmak9 tiens ! işte !◊Tiens ! Te voici enfin ! — İşte ! Nihayet geldin !
Dictionnaire Français-Turc. 2010.
